Free Image Hosting at www.ImageShack.us
Obsess

İstatistikler: Bugünkü Ziyaretçiler: 30 Bugünkü Klikler: 150

Kasagi

 

KİTABIN ADI     KAŞAĞI
KİTABIN YAZARI          :ÖMER SEYFETTİN
YAYIN EVİ VE ADRESİ: ŞAFAK YAYIN EVİ

 BASIM YILI                   :1997

O vakit Dadaruh, onu Tosun'un sırtına koyar, eline kaşağıyı verir,

- Hadi yap! Der.

Bu demir gereci hayvanın üstüne sürter, ama o uyumlu tıkırtıyı çıkaramazdı.

Her sabah ahıra gelir gelmez,

- Dadaruh, tımarı ben yapacağım, der.Ama adam izin vermez ancak boyu at kadar olunca yapabileceğini söyler.Boyu atın karnına bile varmıyordu. Oysa en keyifli, en eğlenceli şey buydu. Sanki kaşağının düzenli tıkırtısı Tosun'un hoşuna gidiyor, kulaklarını kısıyor, kuyruğunu kocaman bir püskül gibi sallıyordu. Tam tımar biteceğine yakın huysuzlanır, o zaman Dadaruh, "Höyt.." diye sağrısına bir tokat indirir, sonra öteki atları tımara başlardı.Bir gün yalnız başına kalır. Hasan'la Dadaruh dere kenarına inmişlerdi. İçimde bir tımar etmek hırsı uyanır. Kaşağıyı arar, bulamaz. Annesinin bir hafta önce İstanbul'dan gönderdiği armağanlar içinden çıkan fakfon kaşağı, pırıl pırıl parlıyordu. Hemen alıp, Tosun'un yanına koşar,  karnına sürtmek ister fakat rahat durmaz.

- Sanırım acıtıyor? Diye düşünür.

Gümüş gibi parlayan bu güzel kaşağının dişlerine bakar. Çok keskin, çok sivridir. Biraz köreltmek için duvarın taşlarına sürtmeye başlar. Dişleri bozulunca yeniden dener. Gene atların hiçbiri durmaz ve kızar. Öfkesini sanki kaşağıdan çıkarmak ister. On adım ilerdeki çeşmeye koşar. Kaşağıyı yalağın taşına koyup yerden kaldırabildiği en ağır bir taş bularak üstüne hızlı hızlı indirmeye başlar. İstanbul'dan gelen, üstelik Dadaruh'un kullanmaya kıyamadığı bu güzel kaşağıyı ezip, parçalar. Sonra yalağın içine atar. Babası çeşmeye bakarken, yalağın içinde kırılmış kaşağıyı görür; Dadaruh'a yanına çağırınca  çok korkar. Dadaruh şaşırır, kırılmış kaşağı ortaya çıkınca, babası bunu kimin yaptığını sorar.Dadaruh,

- Bilmiyorum, der.

Babasının gözleri ona döner, daha bir şey sormadan, çocuk kaşağıyı kardeşi Hasan’ın kırdığını söyler. “Dadaruh uyurken odaya girdi. Sandıktan aldı. Sonra yalağın taşında ezdi” der.

Babası Hasan’I çağırır.

-Bu kaşağıyı niye kırdın?diye sorar.

Hasan, Dadaruh'un elinde duran alete şaşkın şaşkın baktıp, sarı saçlı başını sarsarak,

- Ben kırmadım, der.

- Doğru söyle, darılmayacağım. Yalan çok kötüdür, der babası. Hasan inkârda direnir. Baba öfkelenir. Üzerine yürür "Utanmaz yalancı" diye yüzüne bir tokat indirir.

- Götür bunu eve; sakın bunu bir daha buraya sokma. Hep Pervin'le otursun! diye haykırır.

Artık ahırda hep yalnız oynar. Hasan eve hapsedilir. Annesi geldikten sonra da bağışlanmaz.Annesi onun iftira atabileceğine hiç ihtimal vermez.

Ertesi yıl anne, yazın gene İstanbul'a gider.Hasan'a ahır hâlâ yasaktır. Bir gün birdenbire hastalandı.  Doktor "Kuşpalazı" der. Babası yatağın başucundan hiç ayrılmaz.Hizmetçi kardeşinin öleceğini söyler ve çocuk  ağlamaya başlar.Gece uyuyamaz, uykuya dalar dalmaz Hasan'ın hayali gözünün önüne gelir "İftiracı! İftiracı!" diye karşısında ağlar.Pervin'i uyandırır. Hasan'ın yanına gitmek istediğini ve babasına bir şey söylemek istediğini söyler.Yarın söylersin, der.Sabaha kadar gene gözlerini kapayamaz. Hava henüz ağarırken Pervin'i uyandırır.Ama zavallı suçsuz kardeşi, o gece ölmüştür.

 

 
 

Copyrıght By AhmeTR © 2009-2011 Düzenleyen:FrMasteR

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol